TUZLA’NIN TARİHİ

Tuzla’nın tarihi bizans dönemine kadar uzanıyor,zamanın en iyi atları seçilerek Tuzla’ya getirilip burada kurulan pazarlarda satılırmış. Yine bu dönemde İstanbul dışından gelenlere Tuzla’da karantinaya alınırmış.İstanbul’un Rum asıllı tarihçileri genellikle yaz aylarında buraya gelerek sakin bir ortamda eserlerini yazarlarmış.İmparator Kostantin sevgili kızı ölünce anısını sonsuza kadar yaşatmak amacıyla Tuzla’da mezarının üzerine Manastır yaptırmış.İmparator Ardirdikos ailesiyle birlikte burada bir yaz geçirdiği sırada İstanbul ve çevresinde Haziran 1296 tarihinde çok şiddetli bir deprem olduğu kaydedilmektedir.
Tuzla açıklarındaki incir adasında bulunan bir manastır idamlık mahkumlar hayata veda edecekleri günü beklermiş. Adanın karaya bağlantısını deniz altından geçen bir tünel sağlarmış. Bu tünel çoktan kapanıp gitmiş Tuzla bir zamanlar İzmit-İstanbul arasında gidip gelen korsanların üstü olmuş.Bu devirde Aydos’taki Bizans Beyi tarafından etrafı sularla çevrilerek korsanların saldırısından korunabilmiştir. 1403 tarihinde ismi tespit edilmeyen Peçenek Türklerinden bir komutan 1500 kişilik bir orduyla birlikte bir gece bu bölgede kaldığı kalmıştır. Bizanslılar Haçlılardan İstanbul’u geri aldıklarında imparator.8. Mikhael Plaiogoles (1243-1280) ordusunu bu bölgede teşkil etmiştir.Tahtın varisi olan Yuvannis adındaki genç prensin gözlerini Tuzla’da kör etmiştir.Bir zamanlar av sahası olan bu bölgede arslan ve panter vurulduğu kaydedilmiştir.Abdurrahman Gazi Yalova, Kartal ve Tuzla’yı alıp Aydos kalesini Feth etmiştir.Abdurrahman Gazi döneminde Tuzla Osmanlı donanmasının gemilerine kalafat yeri ve liman olmuştur.. O dönemde Rumlardan ve Türklerden oluşan halk geçimini balıkçılık zeytincilik ve tütün işletmeciliği ile sağlarlarmış.Sultan 1. Ahmet Tuzla’ya bir cami yaptırmış.(1609) Kalekapı’da yapılan bir kazıda paleolik çağa ait çanak çömlek ve kültür eşyaları ile bir yerleşim yerine ait kalıntılar bulunmuş. Bunlar bize Tuzla’nın çok eski bir yerleşim yeri olduğunu kanıtlamaktadır.

Tuzla 1400 yılında Yıldırım Beyazıt zamanında kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı. Osmanlı döneminde önemli bir geliştirme göstermedi. Bu dönemde bir balıkçı köyü ve yazlık dinlenme sayfiye durumundaydı.Evliya Çelebinin seyahatnamesinde yer verdiği içmeler şifalı suları büyük ilgi görüyordu.Osmanlı imparatorluğu son döneminde çeşitli yörelerden ve Balkanlardan gelen 70 kadar göçmen aile Tuzla’ya yerleştirilince Rum nüfusunun bir bölümü gitmiş,boşalan çok sayıda ahşap ev büyük bir yangın sonucu yok olmuştur.1912 yılına kadar Rum balıkçı köyü özelliğini koruyan Tuzla’ya 1924 yılında Lozan antlaşması gereği ATATÜRK’ün emriyle gerçekleştirilen mübadele de Rumların yerine Selanik,Drama ,Kavala,Kılkış’tan gelen Türkler yerleştirildi.Osmanlı imparatorluğunun son yıllarda Tuzla Üsküdar mutasarrıflığına bağlıydı. Cumhuruyet’in ilk yıllarında Gebze’ye bağlı bir köy olan Tuzla’nın ilk muhtarı Em. Binbaşı Rıfat Bey’dir Bu yıllarda 300 hanede 1200 kişi bulunmaktaydı. 1951 yılında Pendik’e bağlanmıştır.3 Haziran 1992 tarihli 21247 sayılı mükerrer Resmi Gazete de yayınlanan Bakanlar kurulun 27/05/1992 ve 3806 sayılı kanunla ilçe olmuştur. İlk Kaymakamı Erdoğan GÜRBÜZ'dür.

ADI NERDEN GELİYOR ?

Gerek Bizans gerek Osmanlı döneminde İstanbul’un tuz ihtiyacını karşılayan,burda bulunan Tuz gölünden adını almıştır. Yetmiş yıl evveline kadar bu gölden tuz çıkarılmaktaydı.Eski ismi AKRİTAS J. Pargoire (1872-1907) Bysention’lu Stophanus’un eserindeki İzmit Körfezi ile ilgili metni incelenmiş ve çok inandırıcı deliller ile eski kaynaklardan AKRİTAS burnu adı yerine bugünkü Tuzla’dan başka hiçbir yer olamıyacağını ortaya koymuştur. ‘’Akra’’Rumca’da burun manasına gelir. AKRİSTAS adı 18.yüzyılın başlarında bile hala kullanılmaktaydı.Tuzla burnu denilen,adeta bir yarım adayı andıran bir çıkıntıyı ifade ediyordu.

 
designed by [Burak.UGURLU]